Pixar, uzun yıllardır yaptığı başarılı animasyonlar ile her yaştan insanı etkilemeyi başarıyor. Şirketin en başarılı animasyonlarının başında ise hiç kuşkusuz ‘Arabalar’ geliyor. 2006 yılında tanıştığımız Arabalar animasyonu, o kadar büyük başarı yakaladı ki 2011 ve 2017 yıllarında iki devam filmi ile yoluna devam etti. Ancak hakkındaki bir iddia, Arabalar’ın itibarını biraz zedeleyebilir.
Hepimizin de bildiği gibi Arabalar animasyonu; genç ve başarılı ama biraz da şımarık olan Şimşek McQueen’in Radyatör kasabasına yolunun düşmesi sonucu geçen olayları bizlere aktarıyor. Yaşadığı kazanın ardından hayatı tamamen değişecek olan McQueen, dünyaya tamamen farklı bir açıdan bakmaya başlıyor.
Ancak 90’lı yılların başında çekilen başka bir filmde de benzer bir konunun işlenmiş olması ise kafaları karıştırmış durumda.
1991 yılında çekilen Doc Hollywood isimli filmin hikâyesi de animasyonumuzla oldukça benzer şekilde başlıyor.
Yolu bir şekilde artık unutulmuş bir kasabaya düşen kahramanımızın hayatı da tıpkı McQueen gibi önemli ölçüde değişiyor.
Arabalar Filmi Hakkında Sizi Hem Şaşırtıp Hem Duygulandıracak 8 Gerçek
Dr. Neil Shulman’ın “What? Dead…Again?” isimli kitabından uyarlanan Doc Hollywood filminin başrollerini Michael J. Fox, Julie Warner ve Woody Harrelson paylaşıyor. Hollywood’a gitme hayali olan bir doktor olan Benjamin Martin isimli başrolümüz, karşısına çıkan iş fırsatı için doğruca yola çıkar. Ancak yolda yaşadığı olaylar onu bir kasabaya sürükleyecek ve burada yapacağı kaza ise zorunlu kamu görevi ile cezalandırılacaktır. Size de hiç tanıdık geldi mi?
32 saatlik zorunlu kamu görevine çarptırılan Benjamin, cezasını kasabadaki hastanede çekmek zorunda kalır.
Bu süreçte gelen hastalara yardımcı olan kahramanımız, kasabada güzel bir kadın (Lou) ile karşılaşacak ve ondan etkilenecektir. Kısa sürede kasaba halkı ve Lou ile yakınlaşan Benjamin, çok güzel dostluklar edinmeyi de başarıyor.
En sonunda zorunlu kamu görevi biten Benjamin, hep hayal ettiği işine kavuşmak için Kaliforniya’ya gider. Burada yeni ve prestijli işine başlayan kahramanımızın aklı ise kasabada kalır. Kasabadaki mutlu anlarını bir türlü unutamayan Benjamin, en sonunda ise kendisi için o kritik kararı verecektir.
Pixar, 90’lı yılların sevilen filminden ortaya oldukça başarılı bir yapım çıkarmış gibi görünüyor.
Doc Hollywood’u kısaca bu şekilde anlatabiliriz. Kişilikleri oldukça benzeyen Şimşek McQueen ve Benjamin’in film içerisinde yaşadıkları da oldukça yakın. Her ne kadar karakterlerimizden birisi doktor diğeri ise yarışçı olsa da gün sonunda edindikleri kazanımlar oldukça benzeşiyor.
Arabalar animasyonu ve Doc Hollywood filmi arasında dikkat çeken tüm benzerlikleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Benjamin Martin ve Lightning McQueen’in her ikisinin de başarılı olmak isteyen ancak bunun yanında şımarık olan iki karakter olması.
- Birisinin kırmızı bir arabasının olması (1956 Porsche 356 Speedster) ve diğerinin kendisinin bir kırmızı araba olarak karşımıza çıkması.
- Bir kaza sonucunda, yollarının artık unutulmaya yüz tutmuş bir kasabaya düşmesi.
- Kasabaya verdikleri zarar nedeniyle kamu görevine çarptırılmaları.
- Kasabadaki halkın ilk önce karakterlerimizi sevmemesi ancak sonrasında yakınlaşmaları.
- Her iki karakterimizin de kasabada güzel bir kadın ile karşılaşması. (Lou ve Sally)
- Lou eski bir hukuk öğrencisiyken, Sally’nin de eskiden avukatlık yapmış olması.
- Her iki karakterimizin de günün sonunda şöhret ve paradan daha önemli şeylerin varlığını anlamaları.
Tüm bu anlatılanlara baktığımızda ise özellikle ana tema açısından Arabalar animasyonu ile Doc Hollywood arasında önemli benzerlikler olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak Doc Hollywood filminden etkilenilmiş olması, bizim gözümüzde Arabalar animasyonunun değerini azaltmıyor. Peki siz bu iki filmin benzerliği hakkında ne düşünüyorsunuz?