Dünya üzerinde o denli bir yer düşünün ki patlamanın insanların oraya olan merakı, oluşturduğu tesirden daha fazla. Evet, aklınıza Çernobil geliyorsa yanıtınız gerçek. Onlarca bilgisayar oyununa, kitaba ve sinemaya husus olan bölge, HBO’nun yeni küçük dizisine de husus oldu.
26 Nisan 1986’da gerçekleşen patlama sonucunda bölgeye dehşetli bir radyasyon yayıldı. Çernobil patlaması da tarihin en büyük nükleer olayı olarak akıllara kazındı.
Peki, diziyi bu kadar tesirli yapan şey ne? Olayın gerçek olmasının yanı sıra devasa bir yıkıma sebep olması, diziyi izleyenlerin ziyadesiyle etkilenmesinin bir sebebi olarak gösterilebilir.
Dizinin başında olay yerine intikal eden itfaiyeciler mevzudan bihaber olsa da olayın ciddiyetinin farkına varıp bundan bahsetmeyen Sovyetler insanın tüylerinin ürpermesine kâfi oluyor. Natürel ki ortaya bir soru çıkıyor: Palavraların bedeli ne? Bu durumda da karşılık yüzlerce insanın hayatı oluyor.
Dizinin en can alıcı noktalarından bir başkasıysa nükleer santralinde misyon alan beşerler hâlihazırda devam eden bir felaketi gidermek için telaşla koşuştururken felaketten haberi olmayan insanların standart yaşantılarına devam ediyor olması. Hatta en can alıcı sahnelerden biri olarak da üzerlerine kül yağarken oyunlarına devam eden çocuklar gösterilebilir.
Dizinin yapımcılarından Luke Hull, dizinin araştırma safhasını “Hayatımın en rahatsız edici anları” olarak tanımlıyor.
Sessiz mevt olarak da isimlendirilen radyasyonun büyük palavralar sonucunda ne kadar muazzam bir çığlık haline geldiğine tanıklık edecek yüreğiniz varsa diziyi izlemenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.