Naughty Dog’un başarılı oyunu The Last of Us’ta bulunan sahneleri, oyunun dizi uyarlamasıyla karşılaştırıldı. Acaba oyunla dizi birbirine ne kadar benziyor?
Oyun sektörünün yıllar içinde yavaş yavaş yükselişi hem sinema hem de televizyon sektörünü şaşkına çevirmişti. Bir dönem “çocuk eğlencesi” olarak görülen video oyunları şu anda hem film sektöründen hem de müzik sektöründen daha büyük bir tüketim ve pazar payına sahip. Bu nedenle pek çok dizi ve film stüdyosu başarılı oyunları dizi ya da film olarak ekrana uyarlıyor.
Ancak tabii ki her oyun uyarlaması film ve dizi başarılı olmuyor. Geçmişte yaşanan Alone in the Dark (2005), Max Payne (2008) ve Assassin’s Creed (2016) gibi sayısız fiyasko, ilginin azalmasına neden olmuştu. Ancak özellikle The Witcher ve Cyberpunk Edgerunner ile son dönemde dikkat çeken oyun uyarlamalarını gören oyuncular yeniden uyarlama içeriklere bir şans vermeye başladı.
İşte The Last of Us da tam olarak bu jenerasyonun eseri!
Naughty Dog’un başarılı oyunu The Last of Us ise aslında The Witcher sonrasındaki ilk “yeni nesil” oyun dizilerinden birisi olmayı amaçlıyordu. Ancak çekimlerde yaşanan aksaklıklar ve ertelemeler nedeniyle dizinin çıkış tarihi birazcık gecikti. Geçtiğimiz hafta ilk bölümü yayınlanan dizi, ülkemizde BluTV üzerinden seyircilerle buluştu ve hem ülkemizde hem de küresel çapta büyük bir beğeni topladı. Tabii ki diziyle ve özellikle karakterlerle ilgili bazı eleştiriler de yapıldı ancak büyük bir çoğunluk, diziyi “oyunun aynısı” hatta “oyundan daha iyi” olarak nitelendirdi.
Uyarı: Yazının geri kalanında hem The Last of Us dizisi hem de ilk oyun hakkında bolca spoiler bulunmaktadır.
HBO bu işi biliyor: Sarah’nın hediyesi
Dizinin belki de oyundan en net ayrıldığı kısımlardan birisi başlangıç sekansıydı. Oyunda direkt olarak Joel’in akşam işten eve geldiği sahneden hikâyeye giriş yaparken dizideyse Joel’i, Sarah’yı ve Tommy’i biraz daha yakından tanıyoruz. Özellikle oyunu oynayanların fazlasıyla hoşuna gidecek detaylar barındıran bu ufak sekansın ardından Sarah’nın, babasına hediye verdiği sahneyi görüyoruz.
Bu sahneyi repliklerine kadar değiştirmeden koymaları bana kalırsa gayet yerinde bir tercih olmuş. Oyunları oynamayanlar için her şekilde güzel bir sahne ortaya çıkabilirdi ancak TLOU Part 1’i oynamış ve diziyi izleyen oyuncular için bu kritik sahnenin değiştirilmesi dizi hakkında negatif ön yargıların oluşmasına neden olabilirdi.
Daha etkileyici olabilirdi: Enfekte olanlarla ilk temas
Sıradaki sahnemiz ise Joel, Sarah ve Tommy’nin enfekte olan “koşucu”larla ilk teması üzerine kurulu. Oyunda Joel, kızını korumak için komşusunu silahla öldürüyor ve daha sonra Tommy’nin gelişiyle birlikte ikilimiz evlerinden ayrılıyordu.
Dizideyse olaylar biraz farklı işlenmiş ve Sarah, komşusuyla karşılaştıktan sonra Joel’in onu kurtarmasını izlemiştik. Hem oyunda hem de dizide ilk kez Joel’i enfekte olanlarla “savaşırken” görmüştük ancak dizide Joel’in, komşusuna İngiliz anahtarıyla saldırması kesinlikle oyunda silahla saldırıyor olması kadar etkili olmadı. Diziyi izleyen pek çok oyuncu da bu sahnenin de orijinalde olduğu gibi kalması gerektiğini düşünüyor. Ayrıca Sarah’nın, enfekte olan komşusuyla karşılaştığı sahne klasik zombi filmlerindeki karşılaşmalara benziyor. Yani fazlasıyla klişe.
Dizinin oyuna taş çıkardığı sahne: Arabayla kaçış ve kaza
“Zombi” istilasındaki kasabanın nasıl kaosa sürüklendiğini ve Joel’le Sarah’nın bu kaostan kaçış mücadelesini gördüğümüz bu sekans, oyunla neredeyse birebir aynı. Özellikle kamera açıları, diyaloglar, karakterlerin yaşadığı gerginliğin aktarılması ve kasabanın durumu bu sahnede pek çok izleyeni kendine hayran bırakıyor.
Oyundaki kaza sahnesinde bize çarpan aracı net bir şekilde görebiliyorduk ancak dizide o anda ana odak düşen uçağın patlamasıydı. Tabii ki bu sahneyi karakterlerin odak açısından gördüğümüz için burada Tommy, Joel ve Sarah’nın düşen uçağa odaklandıklarını ve bu nedenle gelen aracı görmediklerini anlayabiliyoruz. Ayrıca oyunda olmayan düşen uçak sahnesinin de yaşanan kaosu çok iyi aktardığı bir gerçek. Bu noktada kaçış ve kaza sahnelerinin gerçek oyundaki sahneye kıyasla daha etkileyici olduğunu söylememiz gerek.
Joel’in kırılma noktası: Sarah’nın ölümü
Oyunun ilk dakikalarındaki en vurucu yer olan bu sekans, Joel’in hayatını kökten değiştiriyor. Ana karakterimiz, kızı Sarah’nın bileği kırıldığı için onu kucağında taşıyarak kaostan uzaklaştırmaya çalışıyor ancak bir FEDRA askeri tarafından durduruluyor. Joel ve Sarah enfeksiyon kapmamış olsalar da asker onları öldürmek için ateş ediyor ve kurşunlar maalesef Sarah’yı buluyor.
Oyunda zaten bu sahne mümkün olabildiğince dramatik ve vurucu bir şekilde verildiği için HBO yapım ekibi bu sahneyi de değiştirmemiş ve olduğu gibi diziye koymuş. Pek çok oyuncuya göre bu sahne hem dizinin hem de oyunun en büyük iki kırılma anından birisi. Bu nedenle sahnenin bu kadar başarılı ve doğru bir şekilde diziye aktarılması oyuncuları fazlasıyla sevindirdi.
Diziyle oyunun birbirinden ayrılmaya başladığı sahneler: Karantina Bölgesi
Dizinin günümüzde geçen sahnelerine ilk geçiş yaptığımızda Joel ve “ortağı” Tess’in Karantina Bölgesi’nden kaçma planlarını öğreniyoruz. Bu noktada Tess’in dayak yemesi ancak intikam alması ve Ateş Böcekleri’nin saldırısında tek başına olması diziyle oyunu birbirinden ayırıyor. Ancak yine de Tess’i yalnız görmemiz ve onun hikayesine bir bakış atmamız, Tess’in oyundakinin aksine bir yardımcı karakter yerine uzun soluklu bir yoldaş olacağını bizlere gösteriyor.
Joel ve Ellie’nin ilk karşılaştığı sahnedeyse Ellie’nin Joel’e oyundakinin aksine çok daha acımasızca saldırması dikkat çekiyor. Bu noktada dizideki Ellie’nin oyundakine kıyasla çok daha asi ve saldırgan olacağını tahmin etmek pek de zor değil. Sahne, oyuna kıyasla biraz farklı olsa da amacına çok başarılı bir şekilde hizmet ediyor ve birbirinden hiç de hazzetmeyen iki karakterin mecburen birlikte yola çıkışını bizlere güzel bir şekilde aktarıyor.
Oyunun ve dizinin ikonik sahnelerinden: Joel zaman öldürüyor.
2013 yılında The Last of Us’ın ilk oyunu çıktığında oyundaki bazı sahneler ikonikleşmiş ve Reddit forumlarında birer “meme” haline gelmişti. Bu sahnelerden birisi de Joel ve Ellie’nin arasında geçen “zaman öldürme” konuşmasıydı. Hatta oyunun hikayesini hazırlayan Neil Druckmann bu sahnenin aslında dramatik olmasını amaçladığını ancak garip bir şekilde bunun bir meme haline gelmesinden keyif aldığını belirtmişti.
Dizideyse bu sahneyi repliklerine ve Joel’in yatma şekline kadar birebir aynı şekilde görüyoruz.
İlk bölümün sonu: Karantina Bölgesi’nden kaçış.
İlk bölümün son sahnelerinden birisi olan bu sahnede karakterlerimiz gizlice karantina bölgesinden kaçmaya çalışıyor ancak FEDRA (Federal Afet Müdahale Ajansı) askerleri tarafından yakalanıyordu. Oyunda bu sahnede Joel, Ellie ve Tess üçlüsünü iki FEDRA askeri yakalıyor ve destek kuvvet çağırıyordu. Daha sonrasında Ellie, FEDRA askerini bıçaklıyor ve ortalık karışıyordu. Karakterin küçük sırrı açığa çıkıyor ve sonrasında karakterlerimiz gelen destek kuvvetlerini aşarak yollarına devam ediyordu.
Dizideyse bu kısım biraz farklı. Joel, Ellie ve Tess üçlüsü karantina bölgesinden çıkmaya çalışırken daha önceden Joel’in iş yaptığını bildiğimiz bir FEDRA askeri tarafından yakalanıyordu. Tıpkı oyunda olduğu gibi Ellie, askeri bıçaklıyordu. Ancak bu sahnede Joel’in askere saldırmasındaki ana motivasyonunu görüyoruz. Kızının ölümünü hatırlayan Joel, bir saniye bile tereddüt etmeden FEDRA askerinin üzerine atlıyor ve askeri yumruklayarak pipetle beslenmeye mahkûm bırakıyordu.
Bu noktada dizideki sahnenin oyundakine kıyasla çok daha vurucu olduğunu ve oyunda da olduğu gibi gelecekte Joel ile Ellie arasında bir baba-kız ilişkisinin gelişeceğinin kanıtını görüyorduk. Bu noktada Joel’in Ellie’yi oyuna kıyasla çok daha hızlı kabul edeceğini ve ikilinin maceralarında onu daha fazla korumaya çalışacağını düşünüyorum.
Peki genel olarak ilk bölüm ne kadar tutarlı?
Oyunun ilk 1 saatini konu alan ilk bölüm, bazı karakter seçimleri ve hikâyede ufak tefek değişikliklere rağmen ilk oyunu oynayan ya da oynamayan pek çok izleyicinin fazlasıyla hoşuna gitti. Özellikle dizinin orijinal hikâyeye bağlı kalarak oyuncu mutlu etmesinin yanı sıra oyunlarla ilgisi olmayan dizi sever kitleyi de kendine bağlayabilmesi büyük bir başarı.
Tabii ki bunun bir dizi olduğunu ve oyunun yaklaşık 17 saatte biten hikayesine kıyasla pek çok ekstra macera barındıracağını unutmamak lazım. Yani ilerleyen bölümlerde aslında oyunda hiç olmayan ancak oyunun hikayesiyle tutarlı sahnelerle karşılaşmamız mümkün. Zaten ilk iki oyunun hikayesini yazan Neil Druckmann’ın bu dizide de yazar olarak yer alması bunun bir kanıtı.